29 Ocak 2012 Pazar

BATI TRAKYA'DA İNSAN HAKLARI İHLALLERİ NEDİR?

BATI-TRAKYADA İNSAN HAKLARI İHLALLERİ

Batı Trakya Türklerinin hukuki durumu ve azınlık hakları Yunan Anayasası ile de teminat altına alınmıştır. "Yunan hükümeti, diğer Hıristiyan Yunan vatandaşlarına sağladığı hakların aynısını Müslüman Türk Azınlığa da sağlayacaktır" hükmü, Lozan Barış Antlaşmasında yer almış olmasına rağmen kağıt üstünde kalmıştır. Oysa Azınlığın tüm dini, siyasal ve sosyal hakları teminat altına alınmıştır. Ancak pratikte yapılan uygulamalar tamamen değişik olmuş ve günümüzde Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı mensupları, hala devam eden ayırımları sorgulamakta, ayırımların sona ermesini ve eşit vatandaşlık ilkelerinin hayata geçirileceği günleri beklemektedirler. Yunanistan, Anayasasının 4. Maddesi ile çelişen vatandaşlık kanununun 19. Maddesi gereği binlerce azınlık mensubunu vatandaşlıktan çıkarmış bulunmaktadır. Yasalarını Avrupa standartlarına getirmek zorunda kalan ve Batı Trakya Türklerini asimile etmek amacıyla hazırlanıp 1955 yılından bu yana 60 bin Batı Trakya Türkünün vatandaşlıktan atılmasına neden olan Anayasa’nın ünlü 19. Maddesi 31 Ağustos 1998'de yürürlükten kaldırmıştır. Bununla birlikte Yunan Hükümeti Almanya Avustralya İngiltere ve Türkiye’de yaşayan binlerce vatansız soydaşımızın beklentilerinin aksine yasa iptalinin geriye dönük etkisi olmadığını yani vatansız soydaşlarımızın gasp edilen vatandaşlıklarının iade edilmeyeceğini bildirmiştir. Bu iptalin üzerinden neredeyse uzun seneler geçmiştir. Yıllardan beri Yunan hükümetin İçişleri ve Dışişleri bakanlarıyla Başbakanlarının kendisi bu meselenin en kısa bir sürede halledileceğine dair tekrar tekrar söz vermelerine rağmen,bu insanlara hala işkence yapılmağa devam edilmektedir. Yunanistan'da yaşayan Vatansızlar, herhangi başka bir ülkenin vatandaşı olarak doğmadılar. Yunan Vatandaşı olarak doğdular. Bu insanlar herhangi bir suç işlemeden, Yunan Vatandaşlık yasasının ırkçı 19. maddesine dayanarak vatandaşlıktan atılmışlardır. Yunanistan Anayasası'nın ünlü 19. maddesini gerekçe gösteren yetkililer, maddenin yürürlüğe girdiği 1955 yılından 1979 yılına kadar 47 bin kişiyi, 1979 ile 2009 yılları arasında ise 20 bin Batı Trakya Türkünü vatandaşlıktan atarak insan haklarına sığmayan davranış sergilemişlerdir. Batı Trakya Türk Azınlığı mensuplarını vatandaşlıktan çıkarmak için kullanılan bu madde, Yunan vatandaşları arasında "etnik kökenlerini" kıstas alarak, "Yunan asıllı olanlar ve olmayanlar" şeklinde ayırım yapmaktaydı. Bu maddeyle vatandaşlıktan ıskat edilenler kendilerine bir tebligat dahi yapılmadan, keyfi biçimde vatandaşlıktan çıkarılmışlardır. Bu şekilde Yunan vatandaşlığı kaybettirilen Batı Trakya Türklerinin sayısının binleri bulduğu tahmin edilmektedir.

Bu arada Türk azınlık konusuna değinen eski Yunan Başbakanı Yorgos Papandreu, Batı Trakya'daki azınlığı bir kültür zenginliği olarak gördüklerini ifade etmiştir. Başta eğitim sorunu olmak üzere, Türk azınlığın sorunlarıyla ilgili bir dizi tedbir aldıklarını da belirten eski Başbakan Papandreu, beyanında "Çok kültürlülükten korkmamalıyız. Aksine bundan hem bölge, hem de ülke olarak çok şey kazanabiliriz" demiştir. Ne yazık ki, Yunanistan, ülkesinde hiçbir etnik-milli azınlık bulunmadığı ısrarını sürdürürken, kendilerine vaat edilen hakları talep edenleri ise "bölücü" ve "kökü dışarıda" olarak görmeye devam etmektedir. Yunanistan'ın resmi olarak tanıdığı tek azınlık Batı Trakya'daki Müslüman Türklerdir. Ancak resmi olarak sadece “Müslümanlar” diye tanınan bu grup aynı zamanda Türk Pomak ve Roman kökenliler olarak bölünmemektedirler. Şu anda ise yaklaşık 1000 kişi senelerden beri Haymatlos olarak yaşamaya devam etmektedir. Devlet ve Hükümet 33 seneden beri Vakıf İdarelerine seçim yaptırmamaktadır. Avrupa Birliği Fonları Batı Trakya Türklerine asla kullandırılmamaktadır. Hiçbir suçları olmadan vatandaşlıktan atılan Batı Trakyalı Türk soydaşlarımız yıllardan beri buralarda Haymatlos olarak oturmakta ve onlara Vatandaşlık verilmemektedir. Verilmemesi için de akla gelmeyecek her türlü zorluk çıkarılmaktadır. En son marifet ise, vatandaşlık için müracaat etme dilekçesiyle birlikte her Haymatlostan 500 bin euroluk pul parası istenmesidir.Vatandaşlığını yitirmesinden sonra Haymatlos durumuna düşen Batı-Trakyalıların sayısının Türkiye dışında diğer ülkelerde de 3.000 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Şu ana kadar kendilerini vatandaşlığa kabul eden bir devlet bulamayan yaklaşık 6.000 Batı Trakyalı Türk, hayatlarını halen kimliksiz olarak sürdürmektedirler.T.C. İçişleri Bakanı 2000 yılı itibariyle Türkiye'de Haymatlos (vatansız) ve Iskat (Yunanistan tarafından vatandaşlıktan çıkarılmış) konumunda 2 bin 874 Batı-Trakyalı soydaşın ikamet ettiğini belirmektedir.Bundan 6 yıl önce "Carneige" Vakfı adına Balkanlar'la ilgili bir rapor hazırlamak üzere Avrupa Parlamentosu eski başkanı Simone Weil başkanlığında bir komisyon Yunanistan'ı ziyaret etmiş ve Komisyona 19. madde şikayet edilmiştir.Bilindiği üzere, Avrupa Vatandaşlığı diye bir kurum oluşturulmuştu. Bu, bir AB ülkesi vatandaşının kendi devletiyle olan vatandaşlık ilişkisine ve kimliğine ikinci bir daha geniş AB boyutunda vatandaşlık ilişkisi ve kimliği eklenmesi olarak değerlendirilmelidir. Dolayısıyla Yunanistan, bir azınlık üyesini vatandaşlıktan silerken, ve bunu o vatandaşın arzusu hilafına yaparken, o kişiyi yalnızca Yunan vatandaşlığından yoksun etmekle kalmıyor, Avrupa vatandaşlığından da yoksun etmektedir. Bu bağlamda AB'nin müdahale hakkı yokmudur ? Sen bir Avrupa vatandaşını nasıl Avrupa vatandaşlığından atıyorsun diye Yunanistan'a hesap sorma yetkisi yok mudur ? veya Yunanistan'ın böyle bir kararı AB düzeyinde gerekçeleme yükümlülüğü yok mudur ? AB'nin bu olaya sahip çıkması gerekmez mi, Yunanistan'ın yaptığı bir yetki aşımı değil midir ? Bu konuda da Türkiye'nin üzerine düşen görev ve sorumluluklar vardır. Aynı sıkıntı 19. madde yürürlükten kaldırıldıktan sonra da yaşanmaya devam etmiştir. Yalnızca kişisel girişimlerle sorunların aşılması zordur. Toplu olarak Azınlıktan, "kurumlaşmış azınlık organlarından" bir ses çıkmamaktadır. Çünkü Yönetim soruna çözüm getirmek istememektedir. Hatta elinden gelse kimseyi vatandaşlığa almayacaktır. Son vatansıza da vatandaşlığı iade edilene dek gündemden inmemesi gereken bir sorun azınlık gündemine girmemektedir.

Batı Trakyalılar Atina'nın da AB normlarına uymasını istiyor Yunanistan'daki azınlık vakıflarına AB uyum yasaları çerçevesinde verilen 'mal-mülk edinme hakkına karşılık harekete geçen Batı Trakya Türkleri, Yunanistan'ın Türklere Avrupa Birliği standartlarında azınlıkla ilgili haklarını geri vermesini istemektedirler.Uluslararası üne sahip insan hakları örgütü "Helsinki Watch"'ın Batı Trakya Türkleriyle ilgili raporu yayınlandı. Rapor, Yunanistan'ın Batı Trakya bölgesinde yaşayan Türklerin maruz kaldığı insan hakları ihlalleri konusunda ayrıntılı bir analiz içerirken, raporda, bu etnik azınlığın insan haklarının çiğnendiğini gösteren yeni olaylardan örnekler verilmiştir. Türkiye bu sorunlara çözüm bulunması için uzun zamandan beri diyalog ve müzakereleri savunmuştur. Türkiye böyle bir süreci başlatabilmek için Yunanistan'a defalarca diyalog çağrısında bulunmuş, ancak olumlu yanıt alamamıştır. Türk yaklaşımının aksine, Yunanistan bu sorunların çoğunun varlığını reddeden yararsız bir politika izlemektedir.Yunanistan, Ege ve Kıbrıs'tan sonra şimdi de Batı Trakya üzerinde Türkiye'yi hedef alarak tahrik edici politikasını sürdürmeye devam etmektedir. Dışişleri Bakanı ve İçişleri Bakanının, Türk-Yunan ilişkilerinin sözde iyi yolda olduğunu iddia ettiği şu sıralarda, bu sahte dostluğun diğer yüzünde Kıbrıs, Ege konusunun uluslararası bir platforma doğru sürüklenmek istendiği gözlenmektedir. Yunanistan, Diaspora Yunanlılığı aracılığıyla propaganda faaliyetlerine hız vermiştir.Yunanistan'ın, Ege ve Kıbrıs politikasının arkasında bu iki bölgeyi sınırlarına katma emelinin yattığı bilinen bir gerçektir.Türk azınlığın yaşamını son yıllarda etkilemeye başlayan ve gelecekte gittikçe daha çok etkileyecek olan yeni önlemlerden bir tanesi eski Sovyetler Birliği ülkelerinden Yunanistan'a göç eden Rum kökenli Pontuslu'ların Batı -Trakya bölgesine yerleştirilmeleridir.

Batı Trakya Türklerine düşen görevleri kısaca şöyle özetleyebiliriz.

1- Batı Trakya Türkleri, her ne bahasına olursa olsun bulundukları yerleri terk ederek Türkiye'ye veya başka yerlere göç edip yerleşme konusundaki düşüncelerini terk etmelidirler.

2- Daha önce göç ederek Bati Trakya'dan ayrılmış bulunan aydınların dışarıda ve özellikle Türkiye'de kuracakları teşkilatlar ve yapacakları bilimsel ve siyasal yayınlarla, mahallinde yapılamayan propaganda ve mücadeleyi gerçekleştirmeleri zorunludur. Bunu göz önüne alarak Yunan propagandasının eseri olan Türklük-Müslümanlık çatışmasına meydan verilmemelidir.

3- Daha önce göç ederek Batı Trakya'dan ayrılmış bulunan aydınların dışarıda ve özellikle Türkiye'de kuracakları teşkilatlar ve yapacakları bilimsel ve siyasal yayınlarla, mahallinde yapılamayan propaganda ve mücadeleyi gerçekleştirmeleri zorunludur.

4- Yunan idarecilerinin istimlak vesaire şekillerle Türk eserlerini ortadan kaldırmalarına ve Batı Trakya davası için bir nevi "Tapu senetleri" miz olan tarihi eserleri yok etmelerine karşı konulmalıdır.

5- Yetişen gençleri mümkün olduğu kadar Yunancayı iyi öğrenmeleri ve Yunan Üniversitelerinde Yüksek tahsil yapmaya teşvik etmelidir. Böylece Yunancayı iyi konuşan Milli şuura sahip iyi yetişmiş gençlerden meydana gelmiş bir kadroya sahip olmadıkça, Batı Trakya davasını halletmeye imkan yoktur. Bir kere böyle bir kadro oluştuktan sonra yapılacak işi planlamak zor değildir.

6- Üniversite eğitimini Almanya dışında tamamlamış yüksek tahsilli insanlarımıza ihtisaslarını Almanya'da icra edebilmeleri konularında yardımcı olunmalıdır. Bunun dışında diğer Avrupa ülkelerinde (özellikle Almanya' da) yüksek lisans yapmaları için teşvik edilmelidirler.

7- Geleceğimizi oluşturacak olan gençlerimiz, dinlerini muhafaza ederek yasaya bilmeleri için, dinlerim iyi bilmeleri gerekir. Bu vesile ile gençlerimize iyi bir din eğitiminin verilmesi gerekmektedir.

8- Kültür çalışmaları çerçevesinde, kültürün yaşatılması gayesiyle sosyal ve kültürel çalışmalar yaparak, Bati Trakya Türklerinin tarihi, coğrafyası, edebiyatı, töresi, sosyal yapısı, inançları, Türk Tarihinin, Türk folklorunun, Türk müziğinin Türk geleneklerinin öğretilmesi gereklidir.

9- Yunan yönetiminin Bati Trakya Türk toplumunu asimile etme veya sindirme amacına yönelik politikalarının, Başta Lozan Antlaşması olmak üzere taraf olduğu bütün uluslararası anlaşma ve sözleşmelere aykırı olduğunu uluslararası alanda dile getirilmelidir.

10- Yunanistan'daki ve Avrupa'daki Yunan güncel basını yakından takip edilerek, Türklük ve azınlığımız aleyhinde yer alan yazılar anında tekzip edilmeli. Bu yazılar Türkçeye çevrilerek diğer demeklerimize de gönderilmeli, ilgili kuruluşlar uyarılarak, harekete geçirilmelidir.

11- Türk ve dünya basını, televizyonları ve radyoları kesintisiz takip edilmeli. Takip sonucu ilgililere bildiren bültenler hazırlanmalı. Bunlardan tasnifli olarak bir arşiv kurulmalı. Bizimle ilgili haber, yorum ve makalelerin kupürleri dosyalanıp ve bilgisayara işlenmelidir.

12- İstihbarata karşı koyma ve psikolojik savunma çok önemli konulardır. Uzmanlardan yararlanarak bu sahalarda stratejiler geliştirilmelidir. Özellikle Bati Trakya Türklerinin yoğun olduğu bölgelerden muntazam bilgi temin edecek bir düzen kurulmalı, en son ve en doğru bilgilerin akışı sağlanmalıdır.

13- Çağımızın standart haberleşme ve yayın aracı olan INTERNET dernek faaliyetlerimizin ve davamızın İngilizce,Almanca Arapça,İspanyolca ,Çince,Fransızca,vs dilere çevrilerek dünyaya aktarılması için çok iyi değerlendirilmelidir. Dernekler arasındaki iletişimin daha kolay ve daha hızlı olmasını da sağlayacaktır.

14- Yunanistan'ın Avrupa Birliği üyesi olması gerçeğinden hareket ederek, Avrupa Parlamentosu, Batı Trakya' daki gelişmelerden an be an haberdar edilmelidir.

15- Avrupa'daki azınlık hakların en fazla gündeme gelebildiği Avrupa Konseyi nezdinde yapılan toplantılarda azınlık haklan ele alınabilmektedir. Batı Trakya Türk Toplumunun hak ve çıkarları konusunda çalışmalara ağırlık verilmelidir. Toplumumuzun sesini duyurabileceği Avrupa Konseyi toplantılarına iştirak edilerek gündemde yer alabilmek için çaba sarf edîlmelidir.

16- Avrupa Güvenlik ve İşbirligi Teşkilatı (AGIT) tarafından düzenlenen azınlık ve insan haklan ile ilgili toplantılara şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da katılmaya devam edilerek toplumumuzun haklı davası dile getirilmelidir.

17- Uluslararası düzeyde davamızın daha iyi anlatılması açısından, Avrupa'daki diğer ülkelerin Büyükelçilikleri ile iyi ilişkiler kurarak, Bati Trakya'daki Türk Toplumunun problemlerini, hukuki meselelerini, siyasi engellerini ve oradaki Türk toplumuna yapılan baskıları anlatabilmek için gerekli bilgi ve dokümanlar, ilgili birimlere iletilmelidir.

Hiç yorum yok: